28 Aralık 2011 Çarşamba

Bu yollar bitmez mi hiç yahu .bugün yolda giderken ilahi bakış açımla kendime tepeden baktım.Böyle üç boyut kazandırıp ,film karesi içine aldım kendimi.Mutlu oldum hey yavrum.Dershanede dört saat vakit geçirmişim.yolda zülüfe şarkı söyledim.Dedim abicim yol bitmiyor.Dünya üç bucaklı mı ? boyutunu kim veriyor ulan bunun.Tanrım beni affetttt..

4 Aralık 2011 Pazar

garip işlerin döndüğü memleketlerde yaşıyoruz hepimiz. ayrı işlerin döndüğü ayrı memleketler, dünyalar, uzaylar. Kimlerin gelip berbat ettiği veya düzelttiğini sandığımız lanetten hayatlarımız. ve dahasaı sevdiğimizi sandıklarımız en kötüsü sevildiklerini sananlar. Ö'nün dediği  ( kıyaktır o herif) " çok piçimsi yaşıyoruz hayatı." . günlüğüne bir gününü sığdıranlar var ben beceremiyorum onu şahsen bir de İngilizce yazdırmaya çalışan turuncular var tepemde. 15 günü 1 gecede hatimletti bana. insanının yapamıycağı yokmuş çarpıcı şekilde öğrendim. çarpılmış çarpılmış dolandım bütün gün. susamurlarını T. sağolsun arandığım zamanda yolladı bana. ihtiyacım vardı kafamı toplamaya. iyi geldi sevdim de la bi de geçen gün buldum ben şiir yazmışım ikibinsekiz tarihli. güzel olmuş.

 göründü vuslata yakın yollar
 bir çocuk güneş oldu ıssız sağanaklara
 kaybolmuşluğun her dokunuşunda
 bir kadın sevdi adam
 bir kadın kanattı adamı

                                                        Peçelimaymundan sevgilerle.

3 Aralık 2011 Cumartesi

Dil kalemden keskin midir? dil devleti becerir,malına sahip olur ve mumunu söndüren gerçeğin olur.Yaşamak için ya dilin yada kolun vardır.Hayat kime güzel onu sorgularsakk eğer,Kime biliyormusun uzanmasını bilene.Derinden yalayabilene.İş kuvvette değil.Kuvvette güç değil.Damlaların sıklığı evet.Mıknatıs olma hali nedir?İki çeşide indirgersek bunu.Pozitif ve negatif mıknatıs olarak adlandırabiliriz.Ben hep negatifi sevenim.Karanlığa koşanım.Ama neden ? işte bunu günde defalarca soruyorum kendime.bir dakika bu böyle bitmeyecekti.Ben yine kötüye dönerim.neyse stres kafasıyla ilişkiye devam.Yaladım.ÇAV

11 Kasım 2011 Cuma

Joe..

Joe sevilir,joe nedensizdir,gözlerine bakamam ama ,simsiyah gözlerinde eriyeceğimi bilirim.Üzüldüğünü hissederim,düşünürüm,birşey yapmak isterim.Yetersiz gelir koşullar.Elimden gelmez.Bunun içinde üzülürüm.
yaşadığım her şeyin üstünden birde o geçmektedir şimdi.Onu anlayan benim.Benim hisleşebildiği en derininden.Ama söylemeyiz birçok şeyi.Susmanın anlamı yoktur ikimiz için.İkimizin de iletişimsiz insanlar olduğunu biliriz.Soğuk yüreklerimiz vardır.Mizacı beceren.Anlamsızlığı gideren.Ama sadece kendimize yetebiliriz.. Acaip kelimesinin ne anlama geldiğini biliriz,ve en çok korktuğumuz kelimedir şu.Söylemeyiz çünkü bunu söylemek gerçekten bir acaipliğe götürecektir.İnsanların hangi dili ne kadar konuştuğunu bilemeyiz.Kendi dilimizden başka ,anlayamayız kelimelere ne anlam yüklediklerini.Göz temasına inandığımız anlar vardır.Sorguluyamadığımız zamanlar.Geçmiş vardır.Geleceğe sıkışmış.Hep içerlerde bir yerlerde.Unutulmyan. Belkide unutulmayan çocukluktur ha ? Şimdi gençliğe adım atarken topuklarımız daha acemi basıyor.Sorunumuz yok belki.Ama sorumsuzluklarımız ,sorumsuzluklarınız var.Ve bunun için hala korkmaktayız,dahada gençleşmekten.. 

8 Kasım 2011 Salı

ingrid: "bir erkeğin aşık olduğu kadını sevişinin süt mavisi yoğunluğuna bırak kendini. bırak ki, bedeninden kopan düşüncelerin ve duyguların dönüp aksın içine ılık ılık ve sen varoluşunun ancak bir bütün olabileceğini daha sakin kavra o zaman! kaçma, kaçma doğadan, doğaldan ve yaşamdan!"

yasemin: "fakat kafam çok karışık. bedenimden ayrılan parçalarım geri dönmüyor sanki ve ben nereden başlayacağımı bilmiyorum."

ingrid: "hiçbir şey karışık değildir doğada, karışıklığı insan beyni yaratır, çözüm bulup rahatlamak ve gururlanmak için..

7 Kasım 2011 Pazartesi

canım blogerim yavrumsun balımsın herşeyim,şimdilik sadece günlüğümle yetiniyorum , floyd posteriyle konuşuyorum.Bak bu kafa neyin kafasıysa ,level atlamak istiyorum ben.^... Daha çok sevsin istiyorum,öpülesi yerlerinden öptüm noktaaa

6 Ekim 2011 Perşembe

Bir açıdan sonra uykuda geçici ,savaşmakta ..böyle verilerle konuşuyorum.Çünkü hayat planlaması bunun üzerinden yapıldı.Diyceğim o ki böyle istatiklere boğulurken ,ne sanat sokabiliyosun hayatına ne renk katabiliyosun nede kafa karıştırıcı süslü cümleler kurabiliyosun.yine uykum geldi ah.Savaşana kadar uyuyacağım.Sonra sevişiriz...

25 Eylül 2011 Pazar


Aramanın tadına varadığımız anlar ve boşluklar var.Her yerde,en çok olarak  kafamın içinde büyüttüğüm.İçimde bi kız çoçuğu var ,dizleri yaralı,burnunun üstünde hep çikolata olan .Simsiyah iri dalgalı saçları var.Kirpikleri var ince telli.O yaşlarda kısa tabi.(şimdiki haline şaşıyorum) Ağzında çıkamadan yitip gitmiş sözcükleri var.kelimenin ne olduğunu bilmediği kelimeleri var,cümle yapamadığı..zevkin ne olduğunu bilmeden mantığını çalıştırmasını bilen bir çocuk var.ışık vurduğunda görebildiğiniz parlaklık var gözlerinde.cesaretin ne olduğunu bilmeden koştuğu yollar ,kendini bilemediği zamanlar için hep bi mazereti var.yaşamasını öğrenmesi gereken koşulları var.yerine getirmesi gereken şartları..çok sevdiği bir şey var bir şeyleri.. özledikleri var .özlemin acı tadını hissedebildiği.sahip oldukları var.ve sahip olamadıkları.ruhunun özgürce dolaştığı odası var.Ve o kızdan artık bu kadar.Şimdi sadece hissettikleri ve görmek istedikleri var.Duyulanı değil duymayı,susmayı değil konuşmamayı öğrendiği zamanları .melek olmamanın  hoşluğu ve bencilliğin boş koltuğu arasında sıkışıp kalma hali var.Önemli değil.Çünkü bi ütopyadan bahsetmeseydim keşke.O kız hala benim.Sahip olduğum şey,ve sevmek zorunda olduğum her şeyim..

24 Eylül 2011 Cumartesi

birileri bir şeyleri fena halde bir şeyler yapmış. kötü mü? hayır hayır hiç de kötü değil. dananın kuyruğunun koptuğu yer olacaksa bu olsun ve bu cesaret göstergesinin bir miligramının bende olmasını çok isterdim evet okuyamuyor ki şu an rahatım.ama anlatmak istediğim çok . anlatamama kabiliyetim ondan da çok. normal olmayanlar ülkesinin kırmızı renkli ağacıyız. saçmasapan bir şeyler zırvaladım yine bugün sinirlendi sonra gitti. gelmesin dedim gelmez üzere. demedim ki ben: bu çivi bu çiviyi bal gibi sökecek. bitkilerden beklediğim saygı yücedir sadece çünkü sadece onlara alışabildim.ona ne söylesem biraz yarım biraz çapara biraz da uygun ölür müyüm ki ben bu tabutta bizlere da kardan kara kahır çıkaranlar gelir. gelsinler hoşgelsinler.

vira bismillah aşk evet yo hayır bismillah
İnsanları sevmek zor zanaat efenim.Jackson abimiz benden size söylesin ozaman içinden geçeni..

18 Eylül 2011 Pazar

yeni bir yayına geçene kadar ,yeni bir yayına geçene kadar işte ..burayı gülnaza bırakıyorum.Oda ne yapmak istiyorsa işte. Şimdi ilham meleğini değil şans meleğini istiyorum.Bay Charlie.

13 Eylül 2011 Salı

Şimdi onu düşünme olayı çok güzel.Süpürge yaparken yemeği karıştırırken,müzik dinlerken düşünebiliyorum.Ders çalışma esnasında düşünemiyorum.Ki bu yüzden de çalışmıyorum.Düşünmek güzel,diğer olumsuzunun benim için önemi yok.Ben böyle mutluysam eğer ,bunun sadece manası olabilir.Ki manada aramıyorum.Onu sevebilme düşüncesi hem zehirli hemde tatlı birşey,zamanla alışabileceğim birşey.Onu ders çalışırken bile sevebiliyorum.Yani çelişki bunun onu sevebilememe evresinde,de yok öyle birşey ..İyi hissediyorum .Sevilirken ki tadı yakalayabileceğimi sanmıyorum. Bu yeşil sulu bir elmanın dışarıdan gayet leziz görünmesi gibi ,ısırdıkça tadını almaya uğraşmadığım, rengini ve parlaklığının  bozulmaması gibi,ve tadını aldıkça hemen doymıyacağım  bir şey.Tüm bunlar gerçekleşirken iyi hissediyorum dediysem de o kadar değil uykularından edebiliyor yada gereksiz ağlayabiliyorsun yada sinirli olabiliyorsun.bir çeşit hastalık gibi. Tabi o kadar kötü değil.Adını koyamadığın şeyi sevebiliyorsun yani .Uzun zamandır yazmak istediğim bir şeydi.Ayların hissetirdiklerini yazdım .Sanırım farkınada birkaç aydır varıyorum.Nasıl anlatmam gerektiği konusunda anlatabildiklerim bunlar. Tabi bunun adı aşk değil.Onun daha başka, daha yücesi olduğuna inanıyorum.Ve bunu hiç istenmeyen bir zamanda yazdım .Fakat zamanın,yaşanılan yerin,mantığın bir önemi yok benim için.Şayet okuyorsa da bana yazacağını biliyorum.nedeni olmadan yada öylesine . .Bunların hepsi gerçekleşecek bir hikaye gibi gerçekleşmezse de zaten Yoktum..

12 Eylül 2011 Pazartesi

fazla (göz)e ne denir. tabi dolu (göz)enekli bir yüz istemyorsan (göz)leme yemiyceksin

bilmeyince, bilemeyince insan garip oluyor. Tabi anlatmak da zor. yükseğe ulaşma çabası,söylenenler, yalanlar ,elden gelenler,elden gelmeyenler,ele gelenler .sonuçları da'var.ha evet kelime oyunlarını seviyorum (kişisel) sevenleri de seviyorum. birazdan gelicek.gelmese daha mı iyiydi onu da pek anlamıyorum ama ona ihtiyacım var gibi bir durumum var sek bencillik gibi ama gelmezse de o bencil olur. run to the hills dinleyip yardırayım diyorum. aşk falan da bıraktım artık pek önemli de olmadığını,saçmalama potansiyelinin yüksek olduğu ve vesaire zımbırtının bol olduğu bir sistem o.yani bana göre değil pek. saçmalama kısmı bana tıpatıp uydu diye düşündün de. ben o olmadan da çok rahat yapabiliyorum bunu. kafamında ihtiyacı var maydonoza ihtiyacı var galiba. portakal kuruları, sabun marmelatları, ayakkabı takırtıları, kapı çaldı ayrıca gözlemevi bir şeyler yedim aldım kiloları. gözlem'evi de kurabilirim bilmiyorum.ilk önce gözlerimle ilgilenmeliyim. (bu da may'don'oz. ingilizce okunuşu falan değil. )                                                                                                                                                    

7 Eylül 2011 Çarşamba

Olmalımı olmamalımı ?

6 Eylül 2011 Salı



Atmak istedğim bir yazı var ,ama . bunu bir dinleyelim.

Yok atmayacağım .

..



http://fizy.com/#s/16lxwf

5 Eylül 2011 Pazartesi

Her zamanki gibi 18:00 sularında eşofmanlarımı giyip kulaklığımı takıp yürüyüşe çıktım.Ne kadar yürüdüm nereye gittim bilmiyorum.Şu kadar tur atıcam deyip vücudumu endekse tuttum.Gözlerimi kapattım. Bi ara voice of the soul çalarken koşma ihtiyacı hissettim.Ki hızlandıkça koştumda.Eve dönüşte damarlarımın hareketini hissettim. Her dönüşte eve bir deve sürüsüyle beraber dönerdim.Bu sefer sadece iki tane deve vardı.Anladım birazcık geç,sadece birazz.Evde bi çeşit suratsızlar takımı var haliyle.Evet gerçek dünyaya hoşgeldim..

bkz: Explosions in the sky,godspeed,kafabidünya,



http://fizy.com/#s/160fol

4 Eylül 2011 Pazar

Şimdi eski defterimi buldum.Ve eski yazdıklarıma gözattım.Tırnaklarıma Emre'nin aldığı ojeleri sürdüm.Ki kuruması için on dakika kadar bekledim.Bu arada eskileri okudum.Bikaç yazı işe yarar.Düzenleme yaparak aktaracağım daha sonra .Tarih atmadığım için pişmanım.00:00 'dan sonra bloga girmek tehlikeli .Biraz daha yüzeysel yazma tekniği göstereceğim.Şu siyah temadan sıkıldım.Biraz daha aydınlık içinde biraz daha güzel şeyler yazabileceğimi düşünüyorum.Sanırım çok uzun bir yazı olacak.Anlatmak istediğimi bunun içinde anlatmak istemediğimi biliyorum.Artık müzik dinleyebiliyorum.Bitti.


                      Su çiçeği deyince aklıma gelen ilk şey.
 bi de bizim komşu Nilüfer teyze .
Bunu da gördün hasta olunca insan hiç iyi yazamaz.

3 Eylül 2011 Cumartesi

Yabancılaşmanın dibi.kötüsü artık müzik dinlemek istemiyorum.Anlamak için 'mfö. tt.
Garip olan sözleri bana benim gibi geldi.üç yıl öncesine dönülebilir Hatırlanabilir bazen değilmi ?. An itibariyle garip oldu .uyumalıyım.


http://fizy.com/s/1ajdf4

2 Eylül 2011 Cuma

Şu an düşündüklerimi yazarsam çok pis şeyler yazabilirim.Öyle duygusalım.Öyle herşey boş geliyor.Şu an ... şimdilik aklımdan geçenleri sadece deftere yazdım
Beni yazmaya teşvik edecek birini bulmam fakat aramamam gerekecek.Çünkü yarın çok yalnız olacağım ve ondan sonraki gecede.gözlerimi açtığımda koltukta uyuyan birini bulamayacağım.Hikayemi anlatırken ,bana berbat ve iyi hissettiren o duyguları yaşayamayacağım .bolca çikolata yiyemeyeceğim bundan sonra.ve sanırım bu yazıyı sileceğim. Üzgünüm gidiyorsun tatlım.Belki gelirim . bende daha sonra.. tt

29 Ağustos 2011 Pazartesi

23 Ağustos 2011 Salı

kabullenemediğim şeyler var. mesela kaplumbağamın gıdıklandığı.ters çeviriyorum artık göbeği oluyor artık orayı hafifte ovalayınca ağzını açıyor. ama asıl sorun bu değil geçmiyor günler burda, yıldız yıldız şişeleri balkonda biriktiriyorum, bira göbeği yapıyorum. o kesmiyor votkaya başladım iyice maymunu oldum alkolün . bir fizik var, Tanrı (varsa) insanı ona muhtaç etmesin.Sıkıldım bile bunlardan aptal mıyım neyim böyle şapşala döndüm. bunalımdayım, bunalımdayız, bunalıma girsin galiba bir film repliğiydi "şehrin içme suyuna tüm antidepresanları karıştırmak" . iyi olurdu bence :) o Camel sigaralı bonuscan beni ayrıldığımız halde ( ayrılmak çok saçma olur sevgili bile değildik) bırakmıyor. yaallahbismillah, arsız değilim ama şey belki ilk kez terkedildiğimdendir ne bileyim pis pis şeyler bunlar, "tutkulu aşk" olayı var ya ona özeniyorum şu hayatta bir tek ona.mavi mavi altınlarımız pek cici olurdu bence.yıktı geçti.diyorum ya kabullenemediğim yenilgi, şımarmadığım da aşikar şey yine de öyle çekip gitmen hiç hoş değildi. ellerime de değmedin, ama unutmam (çanlar çalıyor senin için) unutamam şimdi intikam vakti bebeğim . kanser hücresini benzetiyorum şahsen ben aşka. ağrılı sancılı. her bi bokunu kaybediyorsun. radyasyon olmasın ben kanserimle ölürüm ama seni de öldürürüm .

G.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Deliye beşadım Sanki

Mantık çalıştıracağımız şeyler olmasa ,duygularımızla hareket etsek sürekli diye yakınıyorum.Bazen isyana dönüşüyor.Diyorum kızım bırak ,oda var işte yaşa onunla,suyun ekmeğin gibi. Basit şeylerle kafanı yorma,ama yok buda duygu işte benim hisleşmekten harap olmuş duygularım.Bazen çift bilincim olduğunu düşünüyorum.Şu dünyanın üst katmanındaki şeyleri bir üst kademeli dünyaya çıkabiliyorum  bazen,duygularımın içime oturduğu kırıldığı zamanlarda.Birinci bilinç sanırım kendine yeni bir dünya istiyor ve elde ediyor.Daha mutlu olabileceği bir dünya ..Fakat bu birazda hesaplaşma evresi.İşte böyle zamanlarda biraz daha içime dönüyorum.İnsanlar bir sorunu olduğunu düşünüyorlar aramızda.fakat öyle değil.Bu sorunun hepsi benim. Bunu anlayabilseler tamamen kendimi adayabilirim onlara.Ama imkansızlar da inmek böyle birşey.Ben yine de o dünyadaki her şeyi seviyorum ,arkasında çalan fon müziğini,orada yaşadığım odayı.Beni bekleyen adlandıramadığım birçok şeyi.Tekrar dönmek acı. Ama bu 13 yaşımdan beri böyle.Ve son bir senedir sık sık artıyor.Tamam çokta uzatmak istemiyorum.Zaten kafam karışıyor..

T.
http://fizy.com/#s/1lyo6y

19 Ağustos 2011 Cuma

Şimdi karışıyoruz tamda burada.Ya şeyden bahsediyorum.Gülnazın karışıklığından ,karışma güzelim ,o şemsiyeye  kavanoz yar olmaz .bkz:(kavonoz dipli dünya)

17 Ağustos 2011 Çarşamba

olmadı ,olmasın olmayacak. o , o varya, bulutların mavisi değil morunu yaklayama.

kavanoz,kov 'an,kafan'oz, kafam'kös.

ömrümden yaklaşık 360 saat dersane ve yollarında geçti yaz bitiminden beri.bir garip haller dizisi çekiyoruz diyor ya son günlerde konuşamadığığımız,konuşmadığımımız,konuşmuyoruz, nedenini de bilmesem de , yaptıysam farkettmedğim kötü şeyler mi sebepse , hepsinin ağzını yüzünü de ___.. kafalarında dumanlandığı afyonların mis mis kokusunun burun direklerindeki cazırtısı bitmez. kanın o alkol isteği ama sabahın köründe kalkma mücadelesini kırdığı vakitlerdeyiz.ben de yazayım dedim. dertliyim unutuldum, aldatıldım, "sen kimsin?" sorusu bir insanı yıkamaz derdim ama toplanamıyorum.kalp kırığını da japon mapon kesmiyormuş zorlu yoldan en şiddetli sancısıyla öğrendim.aslında ilahi adalete inanmaya başladım önce sivri sinekler sonra Camel sigaralı bonuscan insandan , bakalım can çekiştirdiğim kaç varlık daha benden ,kalbimden biröşeyler götürecek.matematik başladı bile savaşıyorum,ölüyorum,öldürüyorum onu. ama her gecenin sonunda bir yılgınlık,yıkılganlık. bir düğünümüz olsa, o gelse matematik gelse, sivrisinek gelse,belki  babam da gelir  bu düğüne? oynamasak da oynaksak, karagöz hacivatolmaz bizimkisi, hamlet , mamlet de olmaz, orta yollu derin derin gidip derini de bilmeyen bir şey yaparız herhalde. ölsek mi ne?. Kafam da kavanozla dolanıcam. yeni mekanlarım var. pis pis krizlere giriyorum. Kavanozlar beleşmiş..anne ben geldim.

G.
Bu hüzünlü ve ağırkanlı fizyolojimi nasıl değiştirebilirim.Bence hüzün kovan kuşu gelsin artık.T






(Radiohead-My iron lung)

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Benim hayallerim mumdan değil ahşaptan,bakma öyle çünkü bundan sonra hayatım kendi kendine fark atıp ilerliyor. Şunu dinle.hisleşebiliyorsak bana bir mum ısmarla ,ısınalım .



Sır dolu pencereye açılan düşünceler ,zamanla önlenemeyecek duygulara esir oldular .Durgunlaşmaya yosun tutan insan belleği bir tık kötümser söz duyunca coştu,akıntıya atıverdi kendini.Malını kurtarmak isteyen  bellek sahibi cahil insan ise kürek çekti bir parça.Her adımda parçalarını bıraktı bir köşeye.Lime lime olmuş insan belleğini kurtlar buldu.Ve derininden sofralarına buyur ettiler.İçi buruk insan belleği daha da yaşarım sandı.Ve bilinmezlik suyunu yudumladı.Fark sadece bakabildiği gökyüzüydü.Burada havalar daha koyu renkli ve kasvetliydi.İçine saçma dürtüler ve popodan hayaller doldu.Düşündü .'Sonum ne?Bu uzun cevaptı birazda trajikomik .
Şimdi düşünelim bu belleğin bilinmezlik girişiminin dağıtıcı sonuna ve sevinelim.'Kötümser sözlerin dünyada halen ötüş iznin bulunmasına.Bir de sevdirelim bilinmezlik suyunu ,aşılayalım çocuklarımıza,Neden? çünkü sonunu düşünmesinler ,sonun dibi yok ki imzayı nereye atsınlar.Ha hala soruyorsan da biz onu içtik mi? Hayır içmedik .İçen varsa da Sikkereta caddesinde buluşalım..T

2 Ağustos 2011 Salı

Bazı zamanlar var öyle serseri,yitip gitmiyorda öyle iğrenesi.Sonra bir de kadın kalbi var ,içinde hep bir tutku isteyen . Damarına.giden her tutku zerresinde ihtirasıda görmek istiyordur kadın.Ve bunlar gerçekleşirken birileri üzerine romantizm kokusu veriyor,yada ekiyor .(Bunu bilemeyiz).Kadınlar ağzı sever,ince yada kalın dudak farketmez,edeni sever,edeni bulur,edene koşar.Seven erkek sakin erkektir,bakar uzaktan kadınına ,uzaktan  hisseder Ama yeterli değildir.Kadın adamla içinde yatmak ister.Sanırım olay bu.

31 Temmuz 2011 Pazar




Kadınım berbat bir kelime.Şu an berbat hissediyorum.Fena  hissettiğini düşünen  beni bulsun
bikısıminsanınağızınanasıledilirhemnasılbazısısanasılsevilirhemnasıl ...

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Şimdi böhüüü diye ağlamak istiyorum, bu sesi nasıl çıkarabilirim?birrrrr,hihi diye gülebiliyorum tamam ikiiiii.Peki asfgasfsfagfgsadgfsasfdgas diye  neden sıçamıyorum  ? üçççç.

29 Temmuz 2011 Cuma



İşler ,işler işler,,
Dün farklıydı,dün bir şey yemedim,dün sadece okudum ,herhangi bir şeyi,dün izledim herhangi bir şeyi.Dün yürüdüm ,herhangi bir yere,dün dans ettim ,çalan herhangi bir şeyde,dün sevindim,herhangi bir şeye,dün bakım yaptım,herhangi bir yerime ,dün uyudum,herhangi bir vakitte,dün sıkıldım,herhangi bir şeye ,dün kırdım herhangi bir şeyi ,dün arzu duydum herhangi bir şeye,ve dün düşündüm hiçbir bir şey olmayanı..

22 Temmuz 2011 Cuma

Kendimi unuttumda Kahlo sergisinde buldum ehe.Yok canım.Sonra uyudum .Dereyi geçmişim eşek peşimden koşuyor ehe.Daldım ,sonra hareme uçmuşum üzerimde erguvanlar ehe.uyandım baktım Çiko bana bakıyor,kaldırdım resmini duvardan Çalışma masamın üstüne koydum.Kahve fincanları kalmış topladım hepsini bulaşık makinasına..Baktım mutfak masasıda dağınık onada el attım.Dedim bir de kahvaltı hazırlıyım ben bugün. Hazırladım. Baktım kimse uyanmamış.Gittim biraz kitap okudum. Gün içinde yapabileceklerimi düşündüm.Fakat düşündüklerimin hiç birisini yapmadım.bir vazo çizip sulu boyayla onu boyadım . Öyle hoşuma gitti ki.Eve geldiğimde(yani bir kısım dışardaydım) 2 saate yakın susmadığımı sonradan öğrendim.Sonra sustum bir dahada konuşmadım.Aman sıkıldım.Bugün günlerden sıkıcı .Gülnaz gel artık .
Naber lan Güneş.Yine feci yakıyorsun.Bir günde gece görüşelim.Sana söyleceklerim var. Mua.

A-a

19 Temmuz 2011 Salı

Benim perdeyi asamayan ellerim,uzağı göremeyen gözlerim,sürekli dolu ağzım ,ve bomboş midem var.Boşlukta da bir Can'ım beş Canan'ım..

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Portafif




Sorma dünyam ne biçim

Kapının arkasındaki çocuk bakmasaydı,kolyemi yolda düşürmemiş olsaydım,Gözlerimi hiç bozmasaydım ,daha çok süt içseydim,saçlarımı hiç kestirmemiş olsaydım,eski kitaplarımı küçük çocuklara vermemiş olsaydım,ayak baş tırnağımı hiç koparmamış olsaydım.11 yıl öncesine dönmüş olsaydım..

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Mp3 ümdeki öldüren şarkıları sildim.Artık daha az ağlar oldum ve bir o kadar duygusuz..

8 Temmuz 2011 Cuma

Şimdi.

Doygun bir ruhum ve yumuşacık hayallerim olsa buralarda kendimi harcamazdım,ya paraşütle atlar ya otantik yüzükler alır,yada göbek yağlarımı aldırırdım.Birde param olsa..Ama ben böyleyime  denk düşerse,birde anlaşılır bir adam bulup hislerime denk düşürürsem değme benim keyfime . Bu ara çok manyak bir ara.Ben unutup sildiklerimi sayamıyorum bile.Herkes akıllı düşman edinse kendine ,beni de harcamazlar herhalde.Bir zevk uğruna değil bir hırs uğruna yada ne bileyim amaçlı bir  şekilde harcansam yüreğim böyle buz tutmayacak.Biraz sitem ve biraz sinir kırıntısı.İnsanlar nedensiz çekip gidebiliyor bazen.Bense bakıyorum arkasından. Diyorum bu sefer ben gidiyorum. Halbuki gidiyorum da .Ama kafamın yarısını açta bak.Oralarda işte. Ağzıma edene mi güveniyorum bilemedim.


Saçmaladığında bile tebessüm edebilen,gözlerini devirmeyen yada hayvani şekilde güldüğünde sana eşlik edebilen ,yada ,yada hadi bir çılgınlık yapalım dediğinde uçurtma uçurabilen,saçını berbat ettiğinde eh yavrum o boka çalan saçını yerim diyen , ve tut ki hepsini geçtim ,yalnızlığın deli gibi canını sıktığı anda kimse yokken ,sana bir omuz atabilen ,yaslanabileceğin en azından gülümseyerek yanında olduğunu hissettirebilen bir dost var mıdır acaba..

26 Haziran 2011 Pazar

kayısı reçeli günü ilan ettim bugünü. hayatımda hiç bu kadar kayısı reçeli yediğimi hatırlamıyorum gerçi kayısı reçelini ilk defa yedim de. bu apartmanda on daire var dolayısıyla on aile on tane anne . bu anneler toplaşıp kayısı reçeli yapmaya kalkarsa ayrı ayrı. o zaman hopaşinanay.ve yaptılar. krizlere girdim girdik Ö'm le neler neler çıktı biri fazlaca abartıp şeftali de yapcaktı son anda  caydırdım. kayısı çekirdieğinin içini koyan mı dersin kabuklarını soyan mı cümbürcemaat kayısı günü ilanetiik. bu arada sakın kayısı reçeli yemeyin .

23 Haziran 2011 Perşembe

Zeyna bunları oku sonra bana dua et.

Sıcacık yollarda dershaneye kadar bana eşlik eden hatunu seviyorum.Mesela ıyyy bugün kıyafetin hiç güzel olmamış diyor hergün genelde. Özlemlerini açıkça söyleyip ,içini dışına böyle saf yansıtan sıcacık bir insan o.Ben burdan yazıyorum ki buda benim aptallığım ben onun yüzüne söylecek kadar cesaretli değilim ne yazikki şu an.Umarım değişmezsin Zeyna.Zeyna bize yazık olmasın diyorum anla bebeğim . (Zeyna bir hayali isimdir vesselam )
Delinin dediği beş para etmeyen bu arsalarda bizler top koşturup,uçurtma uçuyoruz.Çayırlar çayır değil,böceklerin aklı fikri çiftleşmede.kedimiz köpeğimiz var.Köpekler her gece bir kedi yiyor ve her gece bir kedi doğuyor.Ağaçların dalları yere yakın.Ve bizler üzerine biniyoruz.Elimizde balta bindiğimiz dalı kesiyoruz. Düşüs esnasındaki fikirlerimiz,tualet ayinindekilerle eşdeğer.Muzipleşiyoruz. Yere düştüğümüzde topuklarımız acıyor.Fakat her düşüşte daha da taşlaşıyor.Sağlam basmaya başlıyoruz. Bazen öyle sağlam duruyoruz ki,bir bakıyoruz adamlığımız taşın gölgesini geçmiş.Toparlanıyoruz.Oysa taş olan bizler değiliz. Ve anlıyoruz.Burası taş kum çakıl da olsa .Biz sağlam topuklarla yaşamayı öğreniyoruz..

21 Haziran 2011 Salı

bir şişe suda boğuluyor olmak insana ne kadar koyuyor. ölümüm şaşalı olsun istemem zaten öyle bi hayatta yaşamadım da. ama bir şişe suyu da ciğerlerine doldurup ölmek koyar adama be şu işe döndü hacı murat çarpıp da ölceeme bmw çarpsın ölümüm kuul olsun der gibi bir şey oldu ama değil.ben denedim kesinlikle öyle ölmeyin ölmekten kurtulunca bir rezillik bir rezillik.lan salak ölcen gitcen havaları.dönen dönene bülent bey döndü . bebeemin kafası döndü gün döndü. ve saat : 25 sıfır sıfır bilirmisin benim kölem olmadı mesela ağır taşlardan kaçanlar üstüme üstüme geliyor. kim arsa almışsa cehennemin dibinden koyu karanlık yarasası üstüme geliyor geliyor işte.bir adam , bir adam bana atkısını  uzatıyor ve şunu soruyor 'İran'ı bilirmisiniz?' .ve bir adam adamlığından tam beş parmak kısa.hırkamı besliyorum çıraklarıyla esen rüzgarlarla . adamın atkısıysa boynumda hala. 
saygıdeğer köpekler ve muhterem kediler

17 Haziran 2011 Cuma

YAŞAM ALANIMDAN KESİTLER SUNUYORUM;FAKAT ÇOKTA ABARTMIYORUM

Eskişehir ve Dalyan anıları..








Çizim yapıyorum ben yiaa.Bkz:İlham kaynakları-Eyv Hüss..am




Kahvesiz olmaz ulan..

Sivilce .Bkz: Sır -Gülnaz bebeğim..

16 Haziran 2011 Perşembe

İyilik ve unutulmuşluk kavramları gerçekten inandığım şeylerin üzerlerine kurabileceğim basit şifreler.Herkes bir iyilik melekesi olduğunu vurgulamakta zahmet çekerken ,benim geri çekilişim beni ruhsuz ve soğuk yapıyor.Yani muş..Gerçi buna bende inanıyorum artık.Bu geriçekilmişlik unutulan yapıyor işte.Aslında bağdaşmıyor da cümle akışı bunu verdi.O kadar önemli değil.Ki umrumda da değil.Unuttuğum o kadar insan var .Birileri de beni unutmuş,buda önemli değil.Şimdi sil baştan yapalım.unuttuklarımı hatırladıktan sonra da unutulan falan kalmadı.Ne bok bir yazı oldu be.
İyilik ve unutulmuşluk kavramları gerçekten inandığım şeylerin üzerlerine kurabileceğim basit şifreler.Herkes bir iyilik melekesi olduğunu vurgulamakta zahmet çekerken ,benim geri çekilişim beni ruhsuz ve soğuk yapıyor.Yani muş..Gerçi buna bende inanıyorum artık.Bu geriçekilmişlik unutulan yapıyor işte.Aslında bağdaşmıyor da cümle akışı bunu verdi.O kadar önemli değil.Ki umrumda da değil.Unuttuğum o kadar insan var .Birileri de beni unutmuş,buda önemli değil.Şimdi sil baştan yapalım.unuttuklarımı hatırladıktan sonra da unutulan falan kalmadı.Ne bok bir yazı oldu be.
Bok mok değil la sensin bok. unutulmuşluk biraz iyilikle alakalı aslında. unutulanlardır aslında iyiliğe layık olanlar. iyi olanlardır unutulanlar ama bazen layıktırlar buna. kötü biri olup olmadığımızı söyleyemem. olmak veya olmamak için uğraşılmamalı da bence yapmak istersin yaparsın iyidir veya kötüdür belki ne iyi ne kötü hatta sadece kendine ket vurduğundur. iyi biri olmak veya abidesi olmak mümkünatlı değildir. kimdir iyi olan kime neye göre iyi.veya kime neye göre kötü. sana demiştim ya  her kadın aslında fahişedir ama kimi vardsır bunu belli eder, kimi vardır belli etmez işte o belli etmeyenler namuslulardır. söyle bakalım hangi kesimin yaptığı iyi belli eden dürüsttür ama orospudur. belli etmeyen namusludur ama içten pazarlıklıdır güvenemezsin. unutuğun şeyleri hatırlama gereği duyma çünkü senin için önemli olsaydı hatırlardın zaten. öperim gözlerin şimdi git fizik çalış . (peçelimaymun)
Bu kadın çirkin fakat çekti.Kemikli omuzları ve kemikli burnuyla.Uuu sevişmek bile istedim ne diyosun uuu ..

6 Haziran 2011 Pazartesi

ÜTOPİK YÖNETİM









Derdine kılıf arayan Pollyanna kılıfını kaybedince Koca burunlu adamla (Gargamel) karşılaşır.Ve bataklığa doğru sürüklenir.Bataklıktan kurtulmak isteyen Polly ve o gece hiç yapmadığı bir şeyi yapar,Tanrıya yalvarır. O an Hissettiği şeyleri daha önce hissetme duygusuna hiç kapılmaz. Gecenin verdiği rehavetle ritüel karışımı o şey oysaki çok şevkatli gelmiştir.Bir çözüm yolu ister.O yol gecenin sonundaki sabahta karşısına çıkacaktır Polly’nin . Gövdesi at üst tarafı insan silueti belirir yolun başında.Giderek belirginleşir ve çözümün ta kendisi olur.Sonuna gelirsek Pollyanna  baba oğul kutsal ruh olayına birazcık bağlı kalarak bir şekilde kurtulmuştur.Yani sonuç olarak Polyanna mitolojik bir varlıktı,Siz bilmiyordunuz,siz bilmiyorsunuz..

Ruh bana sonra ne der?

Bu sefer ki yalnızlığı ben seçiyorum ve bununla oynuyorum.Sıkıcı işler yapmaktansa sıkıntının kaynağı olmayı,Sıkıntı vermeyi,alem ne der kavgalarını bırakmayı,biraz sakinlik ve  biraz sükut istiyorum.Bununla yalnız olacaksam ,buna alışacaksam ve bununla mutlu olacaksam eğer..O duyguyu gerçekleştirebilme azmi istiyorum.Geleceğe yönelik planları en azından iki haftalığına beynimden kurtarmayı … Aslında ben ne istediğimi biliyor muyum sor bana.Unut bunları ya.Unut gitsin.Aklımı beceren tüm kirli düşünceleri,bilmediğim bir denize boşaltmak istiyorum.Var mı öyle bir deniz ha? Var mı bildiğin..

4 Haziran 2011 Cumartesi

Tatile girdiğimizi kim söyledi.Eğer yerse bu yaz verimin doruklarında ders çalışacağım.Okuyamadığım kitaplarımı okuyacağım.Saçlarıma bakım yapacağım.Hiç dinlemediğim şarkıları dinleyeceğim.Üç aya sığdırırsam bunu. Kişisel gelişimimide tamamlayıp eylülde geri döneceğim ruhsuz Tuğçeye.Ve Kafanı patlatıp geleceğim yanına,İstanbul!

30 Mayıs 2011 Pazartesi

İnsanlar hatalarını bastırmaya göğüs kafesinden başlıyor.Hatalı insanın göğüs kafesi yerinde duramıyor ne yazıkki.Aklındaki gelgitler,kafeste dalgalanma oluşturup,hafif hareret sağlayıp terletiyor insanı.İnsan terin etkisiyle mayışmakta,yerini mayhoş bir tada bırakmakta.Bu dalgınlık,durgunluk ve huzursuzluk halleri,kafeste biraz olsun dinginleşmeye ve durağan konuma geçmeyi sağlıyor.Sonra anlıyorum ki insan mutsuz,Benimde kafesim biraz olsun üzülüyor,Fakat sonra diyor .Tamam neyse..İşte bu hatalı insan son bir aydır böyle ve ben onun için hala üzülüyorum ..
Tug-c-ce

27 Mayıs 2011 Cuma

Uçurum bir köpeğin tasması,bir babanın ağlayışı bir çocuğun çığlıkları ve çirkin kadınların çıplaklığı ..Kalın dudaklarının ardında  sigara içen dumanlı kadınlar; Geceleri,babalarına benzeyen adamları beklerler,sahip olduklarına ,verdiklerine ve geçmişlerine ağlarlar.Ve hiçbir adam duymaz onları.Babaları bile ..Artık vakit zor kadın olma vaktidir .
Tugce.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Tanrı mı istiyorsun . Al sana Tanrı.

başlığa bakıp da "el hareketi mi çekti la bu?" gibi bir soru oluşturmanı istemem o keseli kurtlu afyonlu kafanda.kafama inen kelime grubu "siktir et" . bu  aslında terbiyesizce ve yadırganımsı bir kelime grubu değildir bence. İnsanları ürküten ve gıcıklayan tarafı "siktir-mek-" olayıdır. siktir et aslında tam bir yaşam felsefesidir ve Tanrı'yla azıcık kafa patlatıldığında ve çikolatasız mideyle düşününce bağdaşlaştırılabilir. "Siktir et" in temelinde saf Anarşi yatar ve Anarşi ise eski Yunanca( her şey eski yunancadan gelme zati)'da  "Anarchos" dan gelir. ve Tanrı'ya atfedilmiştir. Alkolsüz bira yani bizimkisi. Her "siktir et" deyişimde buna gülerim ve güldüğüme de "Siktir et "derim.

Git şimdi meditasyon yap ,sandalet giy, saksafon çal.

Gulnaz :.

22 Mayıs 2011 Pazar

Bazen

Elimi eteğimi çekmeye çalıştığım eroinman arkadaşım,geçenlerde resmimi çizmiş.Gördüğüm andaki duygularımı  aktarabileceğimi sanmıyorum.Garip oluyo insan.Kafası iyi olmayan bana böyle hissettirip kafamı iyileştirmemişti.Şu kafamın içindekilere bir göz atmak lazım .Garip oluyo insan.

18 Mayıs 2011 Çarşamba

evribadi iz bomcas.


Gördüm ki  sevgili T.'m ben gittiğimde buralara salmış kendini bir de fiziğe. Gurbet gurbet kötü derlerdi de inanmazdım. İnsan sevdiğini  sevdiceğini canını ciğerini gözünü götünü "göbeğini" arkada bırakınca deli gibi manyıyomuş. İlk altı gün 3 yıldır vermeye çalıştığım kilolaların hepiciğini verdim gavurun memleketinde.sonrasına dayanamadım açlığa dayadım günde 3 öğün hamburgeri Hesburger senin Mc Donald's benim yedim durdum ve yine aynı kilomdayım. hatta az bile kilo almışım zayıfladığımı söylüyolar. Her neyse bardağımızın boş tarafını herkesi görmesine gerek yok. Tavuğun en mükemmeli orada yapılıyor arkadaş. ama sarmaya asla el süremezler o konuda annemin eline su hava toprak taş kum dökecek adamın alnını karışlarım .Jack Daniel's geldiğim gece bitti. Topluca dibine furduk. Absolut'um hala duruyor onu da hüpletirik bi gün. Diğer yazılarıma göre pek kültürlü ve imla kurallarına uygun yazdığımı söyleyemem ama buna "Kültür Şoku" adlı mazeret kılıfını uydurabiliriz. sonrasını sonra yazarım sonra sonralamayı bırakırımbelki sonra görüşürüz.

O en değerli ( T.'den sonra)

Çoli .
Çoli ne ya? sorusunu duyar gibiyim.Çoli'inin sevgili TDK'mizde bir anlamı yok.Ama canım ciğerim T.'mle bize çok şey ifade ediyor.Hayatımızın bir parçası. Kendisi aslında ilk önce bir böceğe koyduğum addı fakat sonra soyutsal ve ilahi bir şeye dönüştü ve en değerlimiz oldu.
Herşey çevremdeki insanalrdan bunaldığım tepemin tasının titrediği ve atmak üzere olduğu bir perşembe günü oldu.Çok bunaltıcı ve uykulu edebiyat, fizik v.s nin ardından ürkütücü derecede sessiz ve yamuk yumuk inşa edilmiş evler ve apartmanlarla dolu ormannın içinde yazın gece üçten sonra  yaban domuzlarının bastığı lojmanın otobüslerinden birine kendimi attım .
Ve en nefret ettiğim şeylerden ikisi arasında seçim yapmak zorunda kaldım . Ya o sürekli boş boş konuşan  cakkıdı cakkıdı sakız çiğneyen lojman kaşarlarndan birinin yanına oturacaktım ya da otobüs pencerelerinin birleşim noktası tam da görüş açımda olan ve bacakalrımın sığmadığı  boş çift kişilik koltuğa oturacaktım.
 İnsanlarla pek kaynaşamayan ruhsal problemleri olan bir metalsever kız olarak görülen ben tabiki de çift kişilik bölmeme  balıklama daldım. Garbage 'dan It's All Over But The Crying açtım ve depresif trenlerde yolculuk yaparken gözüme kahverengi oldukça garip bir böcek ilişti.
Normal biri "böcek işte la" deyip geçerdi buna ama ben onu izledim izlerken yanıma yaşlı bir teyze oturdu öndeki kadınla selülit muhabbeti yapıyorlardı. Farkettim ki sevgili böceğim de benim gibi o çıldırmış insanlardan kaçıyordu.İşte o an dedim ki dünyada beni anlayabilen ikincimi buldum ve bundan sonra senin adın Çoli olsun .
Çoli'mle çok iyi anlaştık. O cama tırmanıp karçam uçmak istiyordu. Bende otobüs camını acil durum çekiciyle kırıp " Savulum laan II. A bdülhamit'i kendime alıyorum 12 Adayı da Yunanistana vermiyorum ulannn!!" diye camdan atlamak istiyordum.Ama tabiki o otobüs sarsıntısıyla kayıp baştan başlıyordu . Bende o her düştüğünde başka gezegenlerde dolaşıyordum ve birden
Çoli'm hangi cibiliyetsiz bir katil pislik mikrobun çıkarttığı camla otobüsün kolonunu birleştiren silikonu çıkardıysa o boşluğa düştü.Ya dayanamadı artık bu işkenceye ya da gerçekten ayağı kaydı düştü o pis karanlık boşluğa. Geri çıkar diye ümit ettim peçeyle yardım etmek için uzattığımda mora çalan yeşil kanı geldi ellerime . Yıkıldım tükendim bir insanın umutlarıyla böyle oynayan bir tanrıyla karşılaşmamıştım hiç. İlk önce umutlandırıp sevinç hayat veip sonra bir çırpıda onları elimden almak. Çoli bizim herşeyimizdi . Şu an evimdeki bütün eşyalrın adı Çoli, Çoli1, Çoli 2 .... dir.
Güka

17 Mayıs 2011 Salı

Doyumsuz Tatlar


Şimdi  bugün öğünlerden hariç,vücuduma giren besinlerin kronolojsini ,tüketim alanlarını ve besin değerlerini ölçelim.Sabah bir bardak ballı süt.(Zihin aç ,zihin temizle ,beyin iç ,beyin tüket)öğlen Haşhaşlı çörek (mağlesef ,haşhaş kafa yapıyor beyninizi açın ve dinleyin beni ) Okuldan gelince.-yok.Okuldan gelemedim .Arada 300 kaloriye sahip dondurma yedim.Sırf bu yüzden şehiriçlerini hızlı bir şekilde iç çekerek geride bırakırken,bir saatlik yol yürüdüm.Akıl benim,cezamı  ayaklarım çekiyor.Canımda dondurma canım. Güya evde yemek yemiycem tirplerine girdim,Yol boyunca.Eve gelince garip bir şey oldu (Bir anlatabilsem). Makarna yedim bir tabak,yanınada avutsun diye brokoli.Ama insan oğlu aç tabi.Saat dokuz gibi.Browni yedim , saat on gibi tekrar browni yedim.Şu an doydum.Aldığım kalori kaçtır bilmiyorum ama bunu da snıfta ben diyete girişmişken orgazm oluyor gibi browni yiyenlere itaf ediyorum.Yarından tezi yok diyetteyim.Beynimi çelmeyin,brownilerinizi cebinizde saklayın.Aç değilim artık.Aç değillii..Buzdolabında tiramisu mu vardı yaa.Ney se sonra görüüüş…





4 Mayıs 2011 Çarşamba

Sevgili Topp

Bugün kü konumuz top.Bunu biraz irdeleyelim.Nedir top,kıyısı köşesi olmayan,cücükken oynadığımız,türleri boy boy olan yuvarlak,dünya misali,içi dolu boş bir şey değimlidir.Benim küçükken hiç topum olmadı,o ayrı.Bebekken bizler sevinç ünlemi verirdik gördüğümüz an,işte benim o yehhuehuh.Biraz büyüdük,5 ,6 yaşlarına geldik.Mahalle sahalarında karşılaştık.En çetin savaşlarımızı onunla yaptık.Ve en çok içimizde (İtilmek yada kabul edilmek olgusu )Ayakkabılarımızı eskittik,ama umrumuzda değil.Top hayattı ,candı.Canandı.Gol atıp Canana hava atmaktı.Ergenlik evresinide voleybola attık.Azmı oynadık,oynardık.Vee büyüdük ki.O hiçte kolay olmadı. Ben mesela büyüdüğüme inandığım bir an topun tenis olanıyla tanıştım.Çok iticiydi.Tak diye lafını kordu.Terkediliş ve öyküsünü de anlatırım bi ara.Sonra topun çeşitli meziyetlerini gördük.Meğer ne cevhermiş.İnsanlar ona buna anlam yüklemişler.Kimisi cahilliğinden kimisi,zeka şeyinden.Ama her birimiz aynı kapıya çıkmışız ki.Top dediğin yuvarlaktır,Önümüze bakarız,Arkayı kollamayız.Sonra maymuna döneriz.Üçkenarlarımızla üç maymunu oynarız.Madem oynarız,Dönerizde .E dönüyoruz abi.Topa benzedik ulan.Nereye gidiyoz ki? Alla alla.Bir cisim geçti bak.Aaa Can bana bakıyor.Topik dedi lan.Oğlum noluyoooooe?Alırım Topunu,Gel lan buraya,topla olum elemanları,yürüyün gidiyoruz,topp,top too. Senin topuna korum,.lan tospaaa.To..  Hoba –Demekki .Neymişiz abi Topmuşuğuuz.Dönekmişiz,en beterinden dönermişiz.Karda yürür yarıçapımızı belli etmezmişiz..Topumuzu toplayacaklar da toptan ruhumuz duymayacak.Sessiz kalmayın!
Topsuz günlere..

2 Mayıs 2011 Pazartesi

jısj

Günlük havasına bürünsün istemiyorum fakat,bugün müzikle iç içe olmak bambaşkaydı.Nurişin gözlerinde gördüğüm ışığı bileklerimde hissettim.Kessem ışıl ışıl parlardı herhalde.Tanrım bu kız şaşırttı beni bugün.Ayrıca kısmen de olsa birisine kendimi tam anlamıyla ifade edebilme imkanı buldum.Sonra huzur doldum.Bu yazıyı tekrar başa sarıp okuduğumda feci ergen havası koklayabilirim ama ,şimdilik imkanlarımız budur.Uzaklardan çok daha farklılarını yazabilirim umarım.Uzaklar size yakın bana bütün ,ona yazık olur .Salı günleri delice yürümek zorundayım.Göbecik beni sever,bende onu.Ama dedik ya imkan böyle ,yapıcakta bir halt yok.Beböş gidince yalnız hissediyorum ,sık güncellemenin kaynağı budur herhalde.Düzgün kelimeleri falan aramıyorum artık.Dilin ne işlevi varsa ,yerine getiriyorum.Dil insanın silahıdır.Dilim kaygan ve bir o kadar kapaklı.Fermuarını da açarlar birgün ,neyse .İpide keserler,cambazıda oynatırlar.Ama gel gör ki taş yerinden kalkmıyor.GEBER LAN GÖBEK!



30 Nisan 2011 Cumartesi

Gece ya!

Yaptığımın en iyisi yada yapamadıklarımın iğrendirici düşüncesi,belkide şu an yapamadığım her bir şey için potansiyel kıvamında.Aslında ellerim her şeye uzansa bile ,insanoğlunun çiğ süt emmişliği,göz açlığı ve birazda ego manyaklığı karşısında süklüm püklümüz.İnsanız hepimiz ve küfürleşebiliriz.Çirkefleşebilirizde ,fakat o yok bende.Bir adam nasıl çirkefleşir ? Birde şu cilve yapmak ne demek? Bu iki şey arasında gelip gitmek varmı ki ? İnsan nasıl cilve yapar,ben diğerlerini görünce odun yerlerimde kaşınma falan oluyor.Kızlar soyunma odası çok çekici ve bir o kadar anlam dışı ,boğuk,çelişki veren bir yer ..Hemcinslerim neden hem değil cinssiniz siz..



Şu an okuyamıyor

Böbem gitti yalnızlık o biçim.Biraz kafa toplamalı,da neyin kafasını toplamalı,.Düşünceler o biçim,ruhiyem bana mucuk mucuk atıyor uzaklardan ,kalbim böğrüyor içimde ..Yüreksiz de olabilirdim.Cesareti bağlayan yüreğimde olabilirdi,keşke olsaydı.Artık duymuyorum bile sesleri,her türlüsünü..Deprem türküsü diye çağlayan köpekleride.Ayrıca geçenler de kedi ölüsü gördüm.Midem bulanmakla birlikte acımak geçti içimden.İnsan ölüye acır mı? Sanırım ben üzerinde ki yüzsüzlere acıdım (sinek,eklem bacak yuvası).Bugünlerde delice şeyler yapmak geçiyor içimden fakat toplum dürtüleri daha ön planda şimdilik.Ayrıca bir hayal için çeyrek adım attım bugün.Gelişmekte olan olaylar ve silsilesinden hala korkuyorum.Tanrı yla aramdaki o ince çizgide kalan kelimeyi hayata geçirdim tekrar ,umutlandım ..Nedendir ki hala bugün günlerden Sıkıcı.
Ben yine dönerim,ben yuvama dönerim.

24 Nisan 2011 Pazar

Bazen napıyorum diyorum buda bir

Hayır benim matematik sınavım içine edildi o gece,sonra aynen geometri içinde.Ama hiç kusura bakma fiziğimi veremem sana.Hem sonra noluyorki yine aynı yine aynı.Ben derse oturuyorum mesaj geliyor falan ,yok abicim ya ben dertliyim.Böyle karman çorman nereye kadar,Sıra arkdaşıma bile söyledim.Şu kafamı bir toplayım,sıra derslerede gelicek,sen rahat ol ve şu kağıdını açç..
Bu ara o kadar boş ve loş ki.Ben hayatımı biçimlendirmeye yüz tutmuş bir varlığım,ağlamak zırlamak yok.Fiziğe başla diyorsa başlayacaksın.Kalem beni yutuyor .. Öyle bir yutmaca ki,nefessiz kalıyor insan.İşte bak yine cilveler ,kalemin bana yaptığı cilveler.Suçuda klavyeye yükledim.Ayrıca sevgiyede limon sıkmışlar dün O zaman hadi . Niçe öldü Yaşasın Tanrı!








7 Nisan 2011 Perşembe

No'ter !

evet noter.noter öyle ilginç bir yerdir ki. illallah da dersin ya allah da. mutlaka sol pencere küşesinde bi örümcek ağı, kızıl saçlı çatlak memuru, saf kızılın kontrolünde bir memur ve haftanın 2 günü saftirik memuru ziyarete gelen kız kardeşi ve 5 yaşındaki kızı, ve tabiki şakaklarından saçları ağarmaya başlamış( ki çapkın olduğunun kanıtıdır) deri montlu bir müdürü. ve orada çookk terlersiniz çünkü envai çeşit insan gelir ve kapasitesinden çok insan alır.özellikle de şişman teyzelerin kızlarının nasıl intihar ettiğini dinlersiniz.

noter anıları
Gulnaz.

19 Mart 2011 Cumartesi

Deli değil Dalin .

Deli olmak yok dediler bugün.Ben delirsemde Deli demem dedim,Ayrımsallaştıramadığım tümce,iki bellek ve 3 kelle var.Değişmiş insanların parçalanmış kalplerindeki odacıklara girip çıkmak,Tüp kelimesinin kaç anlama geldiğini anlamak ve,Sır kelimesini tökeze atıp yudumsamak,sıranın anasını bellemek,Sıralara dizeler eklemek ,Sırada’lara sarmalar üretmek,Sıradan’laşmanın ilkokul kankasına selam söylemek.Yada en iyisi artık susayımda ben Sırdaşım beni görmeden ona çöl kokulu güllerimi yardırayım.Öperim   :)

Tugce G.

18 Mart 2011 Cuma

Ob 'ses' if

Nasılsın diye sormuş bir canciğer. Anlaşılmaz diyebilirim, çünkü bende bazen anlamıyorum. Olmadık bir zaman da olmadık insanların içinde, olmadık yerlerde,olmadık bir sıkıntı basıyor hem de sebepsiz. Bende bunu Çoli'ye bağlıyorum. Boşluklulara boşluklu şeyler söyleyip onların hem ruhlarındaki hemde bardakalrındaki boşlukları doldurtmayı seviyorum.Tabi boşlukları da seviyorum ne de olsa ne kadar boşluk o kadar bardak. Sağ'ana-k değil Sol'baba-k yağışlarla uğraşıyrum arada bir cemre düşürüyorum N.'ye . Ve T.'m beni olgunlaştıran bir hatun o.Çok fazla yazmiyim burlara çoğunu bugün söyledim zaten. Biz genelde özel günlerde birbirimizle çok konuşuruz. Şu konferans salonu.Şahmaran adamalarla oyun oynamayı severim.Çok dikkat çeken tiplerden değilim. Mesleğimi ve üniversitemi kendilerince kararlaştıran hatta ev aramaya başlayan bir ailem var. Ve pek çok insanın her bi b*kunu biliyorum. T.'nin de dediği gibi " Kitap okuyan,yeni gözlük kullanmaya başlayan masum ve kendince veya 2-3 kişiyle yakın muhabbeti olan obsesif bir kızın senin sırlarını bilme olasılığı kaçtır diye bir şeyi aklından geçirmez.". Doğru geçirmez ama bir insanı görünce onun hakkında asla bilinmemesini istediği şeyleri hatırlayıp sırıtmak kadar eğlenceli bir hobim var . Dedikoducu değilim ama kimin ne halt yediği mutlaka görürüm.Şans hehalde işi ciddiye alıp gözlemek ve takip etmek piskopatlığa kaçar da ben denk geliyorum böyle şeylere.Dolayısıyla insanlar da çekinmiyor böyle görünen bir kızdan. Yavru maymun beslemek küçüklüğümden beri hayalimdir.Hala ilk günkü sevgiyle istiyorum(hayvanat bahçesinde gördüğüm gün : yıl 1999) Neyse obsesif 'den bu kadar.

Gülnaz T.

17 Mart 2011 Perşembe

Çok Görme Haci Karamsar bir kızın Sözleri bunlar

İyimisin?.affet yanlış sordum.Nasılsın?bende iyiyim.ee sonra.Sonrası bence koca bir boşluk.O halde şu boşluklardan biraz konuşalım.Boş boş oturmayı severim,Boş dersleride severim.bomboş bakmayı da severim.Ki çoğu zaman yapıyorum bunu.bkz:fizik dersi.beni buraya yazmaya iten dürtü de boş bir şey.kafanı yormana değmez.ama ben hayatımı bu boşluklara adadım.Anne karnındaki o boşluktan bu bok dünyadaki o uzun yola.sıra sıra boşluklar ekledim ben.Kalbimin yarısı da boş bence.E ben-ce bulurum o yarısını.Hiç olmadı ebemi bulurum.Sıkılgan bir adam değilim,ama konsantrasyon problemim var.Hayatımın hiçbir köşesine pür ,hazır asker hali olma durumunu ekleyemedim daha.Çok sevdiğim 5 insan var sanırım..
Hiçbir dostuma güvenmedim.Bu nedendir bilmem,beklide yediğim kazıkların toplamıdır bu..herkes yediği kazığın hesabını soruyor da,Ben o kazıklardan sopa yapıp,içimdeki o deliyi döveceğim birgün.Uslu dursun.
Gittiğim gediğim yollar hep aynı.Baktırdığım bütün fallarda hiçbir yolum çıkmaz benim.bol bol uyduruktan şanslar çıkar.henüz şansların biri rastlamadı.. Henüz..
Hayatımda sadece birisine bağlandığımı hissettim . çok sürmedi.fakat derinden etkilediğini açıkça söyleyebilirim.Aziz bir X şahsiyeti şöyle demiş  ‘Ben zor adamları sevdim.Onlarda beni.
Bağlanma fobim yok.Fakat henüz erken..
Soğuk anlamsızlıklarla anlamsızlaşma çabası içindeyim.Tabiki şaka .Her türlü Soğuk,boğuk ve anlamsız bir konuyu konuşabiliriz. :)
Bana Nefreti hissettiren insan türü egolu olanlar cinsi.Hayatımın % 30 undakiler bu cins mağlesef.%10 u ..%20 masum görünümlü çöküntü adam ve kadınlar.%20 si değer vermeye çaba gösterdiğim insancıklaa..ve yüzde onu çokça sikindirik şeyler.Karamsarlıktan ölücem.Yada annem beni öldürecek..Bardağın boş tarafını severim.Sana bir bardak suyun bende hissettirdiği şeyi sayfalar dolusu da söyleyebilirim.Ama buraya yaz deyince tıkandım şimdi. Her neyse şimdilik bu kadar .Eh yetti bu kadar.
Kolanın  tadı nedir ?biliyormusun ha? Ben bilmiyorum.Amaaa ;Çok görme haci karamsar bir kızın sözleri bunlar.