18 Mart 2012 Pazar

EVRİMM




Müziğine, müzisyene aşık olmak başka bir şeymiş. Müziğine aşık bir adama aşık olmak bütün notaları aşkına bağlamak gibi bir şeymiş. O çalarmış, ben yazarmışım. Bol bol, durmadan, hep yazarmışım. O ise hep çalar ve söylermiş…
Bazen o yazarmış, kendi hayal dünyasından hikayeler yazarmış, sadece bana yazarmış. Bense, o fark etmeden onu öperken içimden aşk şarkıları söylermişim. Ama o hiç duymazmış. Çoktan da olsa tamamlarmışız birbirimizi. O artıysa ben eksiymişim meğerse, o barutsa ben ateşmişim. Zıtmışız ama yine de birmişiz.
Ama yine de, kimseye anlatamazmışım yaşadıklarımı, gördüklerimi, hislerimi… kimse de anlayamazmış. Ve kimseye de yaşatamazmış o . Kimse de ona sevgisine aşık edemezmiş. Sanmışım ki oyundaki bütün kuralları ben belirlermişim. Ama yokmuş öyle bir dünya. İnanın ki yokmuş… Oyun kurucusu değil, tanrıymış o, o “ben ona aşığım. Evet, ona. “ diyebilmekmiş bu oyunda. Yanılmışım.
Bazen o bende yüzerken, ben onun sularında boğulurmuşum. Bazense ben onda yüzerken, o benim sularımda boğulurmuş. Ama yine de iyi kötü geçinir gidermişiz…
Ben hasta, ben ruhsuz, ben geçimsiz. O bir melek, ben bir şeytan, iblis… Sevimsiz olurmuşum, sevilmezmişim.
Benim aşkım onun kalbinde koskocaman bir Yasmin Levy olurmuş bazen, çok ağır ve acı olurmuş ezgisi ama onun içindeki dumanı bir rüzgarla bitiriverirmiş bir çok şey. Gidermiş, gelmezmiş sonradan… kalbiyle değil de aklıyla yönetir olmuş aşkını. O, müziğine aşık olmayı seçermiş.
Bense en çok ona yazmışım en güzel cümlelerimi…
Benim aşkım ona bir Küçük İskender, bir Özdemir Asaf, bir Nazım Hikmet Ran,
Benim aşkım ona bir Madre, Si Esto Hazina ezgisiymiş hep.

Öyle bir gidermiş ki, arkasına bile bakmazmış, pişman olmazmış. Bana kalırsa da biraz geleceğine dönük yaşarmış geleceğindeki sevgileri. Çıkarcı ilişkiler, müziğe aşklar, mutluluğa, kadına aç duygularla…

O çağırırmış da ben gitmezmişim, halbuki gittiğimde Tanrı ben olacakmışım. Ne büyük yalan! Beni parmağına bağlamışsın küçük adam, benim aşkımı içinden söküp, parmağına bağlamışsın sen. Sonra da, en kahpe sevgilerle, en fahişe kadınlarla ve en sahte aşklarla beni söküp atmışsın her cisimden.
Ama ben hala daha arabesk aşklardan çok hoşlanıyorum, kalıcı sevgilerden, içindeki çocuk büyümemiş ama dışı kocaman adamlara hala daha aşığım. Hani senin ilk tanıdığın gibiydim ya, değişmemiştim ya, hala daha değişmedim.
Birazcık gurursuzlaştım sadece, “Ne olacaksa olsun!” dedim. En azından şerefimle yaşadım en ucuz, değersiz aşkları.
Sen piyanonun tuşlarında o aşkın melodisini ne zaman çaldın bilmiyorum ama ben kirlenmiş ve kırışık bir kağıda mürekkebimi bu gece şarabımla yazıyorum. Benim kırmızımla, benim aşkımın rengiyle ve sadece benim kalemimle.
Saf duygular bir yana bu gece kocaman, bakire bir aşka yazıyorum. Hayatındaki tüm fahişe, çömez bir aşkların inadına. Yapmadığım bir şey… Gurur… Bunu yazmam daha gururlu bir davranış. En azından cümlelerim buna daha layık.

Şimdi ise sen bir kimyasaldan, bir şarap mayasından ve bir nikotinden ibaretsin. İçime düşen kocaman bir şimşekten, gök gürültülü bir sağanak yağıştan ibaretsin. Yaz mevsimi değil, sonbahardan ibaretsin. İçimdeki küçücük bir kızın katilisin. Saf bir aşka tecavüz eden aciz bir tecavüzcüsün. Kalbimdeki cezan ise, müebbettir artık sana.

Şimdi ise sen en büyük müzisyensin,
Sen, ben ölürken mezarı başımda bana ninni söyleyen en büyük katilsin. Aşkımın ve kadınlığımın katilisin…

17 Mart 2012 Cumartesi


Küçük bir odanın içi ile dışı arasındaki farklılıklarınla, kurşun kalemlerin,kurşundan öteye geçmeyen kelimelerin, koltukla yer arasındaki mesafenin aldırmazlığıyla mücadelen bu.doldurduğun etlerin değil,yeryüzündeki boşluğun,kendine önemini kazandıramadığın inançların ,açık yaraların değilde karın ağrıların.hoşlanmadığın kısa dolgun parmakların değil, avuçlarının sıcaklığı bence.Hepsi senin .ait olacağin yerin dahada fazlasının bir önemi yok .Benim söyleyebildiklerim bu kadar arkadaşım..

7 Mart 2012 Çarşamba

Merhaba ,ben Kuş'un bilinç altındaki çıkmaz.Bugün sabah kalktığımda sırtımda müthiş bir ağrı hissettim.Saçlarım ıslak uyuduğum için olabilir.Gece babannem yatak odama geldi.Deli kadın.Okuldaki matematik sınavında şapa oturdum.tugayla beraber 30 bekliyoruzşş.Sabah portakal suyu içtim.Bugün diyetime sadık olmak için bacağıma bir çimdik attım.Acısı 2 .tenefüse kadar sürdü.Simit yedim.bir ders sonra da mısır,Tuğçe yle 4.tenefüs pencerenin önünde buluştuk.Bana renklerin ne güzel dedi.Hoşuma gitti,bikez daha sevdim.Öğlen yemek yememeye karar vermiştim ki.Burgerden menü ısmarladık bikaç kişi.Bende mavi yeşil yedim.Pateteslerini kemale vardim.Ulan kola light bile değil .Öğlen Tuğçe geldi.Biyoloji sınavını s.kmişler.Sınavda konuşmuş diye kağıdını mimlem.ş Yaslan.üzüldüm.çıkışta yakaladı beni.Sonra yanımıza x vatandaşı geldi,biyolojik silahlardan,planaryalardan konuşmak midemi ağrıttı.Stres sana oldu metres diyip edebiyatımıda ,tuğçeyi de alıp çıktım ortamdan.Tuğçeye bok dedim .Köpek havladı falan ürktüm.Sapığın laneti lan! benliğim burada .Çavvvvaba

6 Mart 2012 Salı


Merhaba ben Kuş'un alt benliğindeki çıkmaz.Bugün Tuğçe ‘nin yanıma gelmesini bekledim bütün gün.Ama gelmedi.Sonra dördüncü tenefüs pencerenin önünde bastım onu.Nursel göbeğime elleşti ,bastım zılgıtı.Şimdi mutluyum.Sabah aldığım katran karası espresoyu içemedim.Satmak için biraz dolaştım satamadım.Öğlen ne yesem diye düşünürken öyle oldu.gittim ,400 gr meyveli yoğurt aldım,ve yarım yağlı süt.Kahveyi sütle karıştırdım.Yoğurdunda hepsini yedim.Yalnız süt midemi bulandırdı.Tugay dönerini paylaşmak istedi benimle,kabul ettim.Midemin gürültülerine aldırmayarak bi üç dersin daha geçmesini bekledim.Çıkışta tuğçeyi yakaladım.Bana kahve almaya gideceğini söyledi.Bende gelirim dedim.Halbuki kulaklığıyla daha mutlu olacağını biliyordum.Elma ağacımızın tohumlarını taşıyan arsanın yanındaki x marketine gittik.Çikolatalara bakmadık bile.Her neyse Tuğçe  kahvesini alıp ben gidiyorum deyip gitti yanımdan aptal!bazen onu anlamadığımı söyledim.bende dedi.Yine saçma sapan bişey söyledi ,anlamış gibi yaptım.Gülüştük .bilmiyorum.Sapına kadar sapız.Yalnız Tuğçe sapık lan! Bende fok balıkları kadar yalnız..Benliğim burada kalsın.Çavvvvv.

4 Mart 2012 Pazar


Sırtımdaki kamburun hatrına,az gelişmiş tırnaklarım, upuzun parmaklarımla ben yazarken bunları,kaygılarımı hafifletmek için biraz belki,hiç başlayamama korkusunda ve sindirmeden  nasıl yaşanırında nasıl yaşanırındayım.Sınırlarını tanıdığım ,imkan verdiğim insanları hala seviyorum.yada sınırındayım hala.Çizgisel güce inancım ,Çizginin hatırına devam ediyor VEE .kurgu dünyasının pille çalışan tahta insanlarına selam çektikten sonra,pinokyonun bu cazip ve itilmiş dünyasının ipini neden çekmiş büyükannebabalar merak ediyorken,sen çayına kaç şeker attın bilmiyorum. Freddie’nin dünyası kaç tanedir? Hürrem doğumlarını suda gerçekleştirmek istermiydi? Sen hiç zamane insanı gördünmü?Zamanın suyla ilişkisini de anlatıverin .bay