25 Eylül 2011 Pazar


Aramanın tadına varadığımız anlar ve boşluklar var.Her yerde,en çok olarak  kafamın içinde büyüttüğüm.İçimde bi kız çoçuğu var ,dizleri yaralı,burnunun üstünde hep çikolata olan .Simsiyah iri dalgalı saçları var.Kirpikleri var ince telli.O yaşlarda kısa tabi.(şimdiki haline şaşıyorum) Ağzında çıkamadan yitip gitmiş sözcükleri var.kelimenin ne olduğunu bilmediği kelimeleri var,cümle yapamadığı..zevkin ne olduğunu bilmeden mantığını çalıştırmasını bilen bir çocuk var.ışık vurduğunda görebildiğiniz parlaklık var gözlerinde.cesaretin ne olduğunu bilmeden koştuğu yollar ,kendini bilemediği zamanlar için hep bi mazereti var.yaşamasını öğrenmesi gereken koşulları var.yerine getirmesi gereken şartları..çok sevdiği bir şey var bir şeyleri.. özledikleri var .özlemin acı tadını hissedebildiği.sahip oldukları var.ve sahip olamadıkları.ruhunun özgürce dolaştığı odası var.Ve o kızdan artık bu kadar.Şimdi sadece hissettikleri ve görmek istedikleri var.Duyulanı değil duymayı,susmayı değil konuşmamayı öğrendiği zamanları .melek olmamanın  hoşluğu ve bencilliğin boş koltuğu arasında sıkışıp kalma hali var.Önemli değil.Çünkü bi ütopyadan bahsetmeseydim keşke.O kız hala benim.Sahip olduğum şey,ve sevmek zorunda olduğum her şeyim..

24 Eylül 2011 Cumartesi

birileri bir şeyleri fena halde bir şeyler yapmış. kötü mü? hayır hayır hiç de kötü değil. dananın kuyruğunun koptuğu yer olacaksa bu olsun ve bu cesaret göstergesinin bir miligramının bende olmasını çok isterdim evet okuyamuyor ki şu an rahatım.ama anlatmak istediğim çok . anlatamama kabiliyetim ondan da çok. normal olmayanlar ülkesinin kırmızı renkli ağacıyız. saçmasapan bir şeyler zırvaladım yine bugün sinirlendi sonra gitti. gelmesin dedim gelmez üzere. demedim ki ben: bu çivi bu çiviyi bal gibi sökecek. bitkilerden beklediğim saygı yücedir sadece çünkü sadece onlara alışabildim.ona ne söylesem biraz yarım biraz çapara biraz da uygun ölür müyüm ki ben bu tabutta bizlere da kardan kara kahır çıkaranlar gelir. gelsinler hoşgelsinler.

vira bismillah aşk evet yo hayır bismillah
İnsanları sevmek zor zanaat efenim.Jackson abimiz benden size söylesin ozaman içinden geçeni..

18 Eylül 2011 Pazar

yeni bir yayına geçene kadar ,yeni bir yayına geçene kadar işte ..burayı gülnaza bırakıyorum.Oda ne yapmak istiyorsa işte. Şimdi ilham meleğini değil şans meleğini istiyorum.Bay Charlie.

13 Eylül 2011 Salı

Şimdi onu düşünme olayı çok güzel.Süpürge yaparken yemeği karıştırırken,müzik dinlerken düşünebiliyorum.Ders çalışma esnasında düşünemiyorum.Ki bu yüzden de çalışmıyorum.Düşünmek güzel,diğer olumsuzunun benim için önemi yok.Ben böyle mutluysam eğer ,bunun sadece manası olabilir.Ki manada aramıyorum.Onu sevebilme düşüncesi hem zehirli hemde tatlı birşey,zamanla alışabileceğim birşey.Onu ders çalışırken bile sevebiliyorum.Yani çelişki bunun onu sevebilememe evresinde,de yok öyle birşey ..İyi hissediyorum .Sevilirken ki tadı yakalayabileceğimi sanmıyorum. Bu yeşil sulu bir elmanın dışarıdan gayet leziz görünmesi gibi ,ısırdıkça tadını almaya uğraşmadığım, rengini ve parlaklığının  bozulmaması gibi,ve tadını aldıkça hemen doymıyacağım  bir şey.Tüm bunlar gerçekleşirken iyi hissediyorum dediysem de o kadar değil uykularından edebiliyor yada gereksiz ağlayabiliyorsun yada sinirli olabiliyorsun.bir çeşit hastalık gibi. Tabi o kadar kötü değil.Adını koyamadığın şeyi sevebiliyorsun yani .Uzun zamandır yazmak istediğim bir şeydi.Ayların hissetirdiklerini yazdım .Sanırım farkınada birkaç aydır varıyorum.Nasıl anlatmam gerektiği konusunda anlatabildiklerim bunlar. Tabi bunun adı aşk değil.Onun daha başka, daha yücesi olduğuna inanıyorum.Ve bunu hiç istenmeyen bir zamanda yazdım .Fakat zamanın,yaşanılan yerin,mantığın bir önemi yok benim için.Şayet okuyorsa da bana yazacağını biliyorum.nedeni olmadan yada öylesine . .Bunların hepsi gerçekleşecek bir hikaye gibi gerçekleşmezse de zaten Yoktum..

12 Eylül 2011 Pazartesi

fazla (göz)e ne denir. tabi dolu (göz)enekli bir yüz istemyorsan (göz)leme yemiyceksin

bilmeyince, bilemeyince insan garip oluyor. Tabi anlatmak da zor. yükseğe ulaşma çabası,söylenenler, yalanlar ,elden gelenler,elden gelmeyenler,ele gelenler .sonuçları da'var.ha evet kelime oyunlarını seviyorum (kişisel) sevenleri de seviyorum. birazdan gelicek.gelmese daha mı iyiydi onu da pek anlamıyorum ama ona ihtiyacım var gibi bir durumum var sek bencillik gibi ama gelmezse de o bencil olur. run to the hills dinleyip yardırayım diyorum. aşk falan da bıraktım artık pek önemli de olmadığını,saçmalama potansiyelinin yüksek olduğu ve vesaire zımbırtının bol olduğu bir sistem o.yani bana göre değil pek. saçmalama kısmı bana tıpatıp uydu diye düşündün de. ben o olmadan da çok rahat yapabiliyorum bunu. kafamında ihtiyacı var maydonoza ihtiyacı var galiba. portakal kuruları, sabun marmelatları, ayakkabı takırtıları, kapı çaldı ayrıca gözlemevi bir şeyler yedim aldım kiloları. gözlem'evi de kurabilirim bilmiyorum.ilk önce gözlerimle ilgilenmeliyim. (bu da may'don'oz. ingilizce okunuşu falan değil. )                                                                                                                                                    

7 Eylül 2011 Çarşamba

Olmalımı olmamalımı ?

6 Eylül 2011 Salı



Atmak istedğim bir yazı var ,ama . bunu bir dinleyelim.

Yok atmayacağım .

..



http://fizy.com/#s/16lxwf

5 Eylül 2011 Pazartesi

Her zamanki gibi 18:00 sularında eşofmanlarımı giyip kulaklığımı takıp yürüyüşe çıktım.Ne kadar yürüdüm nereye gittim bilmiyorum.Şu kadar tur atıcam deyip vücudumu endekse tuttum.Gözlerimi kapattım. Bi ara voice of the soul çalarken koşma ihtiyacı hissettim.Ki hızlandıkça koştumda.Eve dönüşte damarlarımın hareketini hissettim. Her dönüşte eve bir deve sürüsüyle beraber dönerdim.Bu sefer sadece iki tane deve vardı.Anladım birazcık geç,sadece birazz.Evde bi çeşit suratsızlar takımı var haliyle.Evet gerçek dünyaya hoşgeldim..

bkz: Explosions in the sky,godspeed,kafabidünya,



http://fizy.com/#s/160fol

4 Eylül 2011 Pazar

Şimdi eski defterimi buldum.Ve eski yazdıklarıma gözattım.Tırnaklarıma Emre'nin aldığı ojeleri sürdüm.Ki kuruması için on dakika kadar bekledim.Bu arada eskileri okudum.Bikaç yazı işe yarar.Düzenleme yaparak aktaracağım daha sonra .Tarih atmadığım için pişmanım.00:00 'dan sonra bloga girmek tehlikeli .Biraz daha yüzeysel yazma tekniği göstereceğim.Şu siyah temadan sıkıldım.Biraz daha aydınlık içinde biraz daha güzel şeyler yazabileceğimi düşünüyorum.Sanırım çok uzun bir yazı olacak.Anlatmak istediğimi bunun içinde anlatmak istemediğimi biliyorum.Artık müzik dinleyebiliyorum.Bitti.


                      Su çiçeği deyince aklıma gelen ilk şey.
 bi de bizim komşu Nilüfer teyze .
Bunu da gördün hasta olunca insan hiç iyi yazamaz.

3 Eylül 2011 Cumartesi

Yabancılaşmanın dibi.kötüsü artık müzik dinlemek istemiyorum.Anlamak için 'mfö. tt.
Garip olan sözleri bana benim gibi geldi.üç yıl öncesine dönülebilir Hatırlanabilir bazen değilmi ?. An itibariyle garip oldu .uyumalıyım.


http://fizy.com/s/1ajdf4

2 Eylül 2011 Cuma

Şu an düşündüklerimi yazarsam çok pis şeyler yazabilirim.Öyle duygusalım.Öyle herşey boş geliyor.Şu an ... şimdilik aklımdan geçenleri sadece deftere yazdım
Beni yazmaya teşvik edecek birini bulmam fakat aramamam gerekecek.Çünkü yarın çok yalnız olacağım ve ondan sonraki gecede.gözlerimi açtığımda koltukta uyuyan birini bulamayacağım.Hikayemi anlatırken ,bana berbat ve iyi hissettiren o duyguları yaşayamayacağım .bolca çikolata yiyemeyeceğim bundan sonra.ve sanırım bu yazıyı sileceğim. Üzgünüm gidiyorsun tatlım.Belki gelirim . bende daha sonra.. tt